5 Nisan 2014 Cumartesi

                                                                    BOYOZ

  Boyoz 1492'de Türkiye'ye yerleşen Sefaradlar tarafından Anadolu ve özellikle İzmir mutfağına katılmış, İzmir damak tadı ile özdeşleşmiş, mayasız bir hamur işidir.
Boyoz, İspanyolca yazılışıyla bollos, "küçük somun" anlamına gelen bollo sözcüğünün çoğuludur. İspanyolca iki L harfi Y sesiyle okunur. Birçok mutfakta çörek, börek benzeri unlu mamüllerin Sefarad kültürüne özgü bir uygulamasıdır.
Boyozun ilk çıkışını atık hamur malzemesinin değerlendirilmesine bağlayan kaynaklar bulunmaktadır. İzmir dışında hiçbir şehirde ticari olarak piyasaya sunulmadığından İzmir’in böreği olmuştur. Rivayete göre, İzmir'de boyozun en iyisini Boyozcu Avram Usta yapmış, o öldükten sonra İzmir'de boyozlar "Avram Usta’nın boyozu" adı altında satılmıştır. Avram Usta'nın devrettiği geleneği günümüzde AlsancakDostlar Fırını'nın sahibi Halim Usta ve Cihangir usta yaşatmaktadır.Karşıyaka'da ise sabahları rağbet gören Atakent Cafe Blue önündeki Börekçi Dayı'dır.
Erdem Usta'nın tarifine göre, öncelikle hamur yoğrulup top şeklinde 2-3 saat tavada dinlendirilir. Daha sonra elle tabak genişliğinde açılıp bir süre daha dinlendirilen hamur, daha sonra yine elle sallanır ve tekrar açılır ve rulo yapılıp 1-2 saat daha dinlendirilir. Kulak memesi kıvamında kopma noktasına geldiğinde tavalara sıralanır ve küçük toplar halinde kesilerek yarım saat ile bir saat arasında nebati yağ içinde bekletilir. Çok yüksek ateşte tepsi ile fırınlanmadan önce kat kat, ipince açılmış olan milföy yufkanın arasına içlik malzemesi (peynir, ıspanak vs.) konur. Ticari satılan boyozlar boş olarak yapılırsa da gerçek boyoz boş yapılmaz. Hamurun özelliği un, çiçek yağı ve tahin karışımı ve tuzlu olmasıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder